- örümçek
- örümcek, I, 152
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
örümcek — is., ği, hay. b. 1) Örümcekler takımından, ince bir ağ kurarak küçük böcekleri avlayan eklemli bir hayvan (Aranea) Köşede bir örümcek, ince ipliklerini tavandan duvara atarak ağını örüyor. Y. Z. Ortaç 2) Bu hayvanın ördüğü ağ 3) Yürüteç Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
örümcek kuşu — is., hay. b. Örümcek kuşugillerden, orta boyda, tüyleri koyu kül rengi, siyah, beyaz, bazısında pembe veya koyu kırmızı benekler bulunan ötücü kuş (Lanius) … Çağatay Osmanlı Sözlük
örümcek kuşugiller — is., ç., hay. b. Örümcek kuşu vb.ni içine alan ötücü kuşlar familyası … Çağatay Osmanlı Sözlük
örümcek bağlamak — 1) (bir yer) üzerinde örümcek ağı olmak 2) mec. (bir yer) bir şey uzun süre kullanılmadan kendi hâline bırakılmış olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
örümcek sarmak — (bir yeri) bir yer örümcek ağları ile dolmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
örümcek kafalı — sf. Eskiye saplanıp yeniliklere düşman olan eskiye bağlanıp kalmış olan, geri düşünceli (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
orkamcı — örümcek … Çağatay Osmanlı Sözlük
HADERNAK — Örümcek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ANKEBUT — Örümcek.(Resul i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Ebubekir i Sıddık (R.A.) ile küffarın tazyikinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gar ı Hira nın kapısında iki nöbetçi gibi, iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi harika… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çil — örümcek ağı ve toru bir nevi yaban tavuğu, ebras, ebreş yüzlü … Çağatay Osmanlı Sözlük